0

Hidayet Türkoğlu, Türk Basketbolunun dünyaya sunduğu en büyük yeteneklerden bir tanesi olarak gösterilmekte. NBA'de Türk adını dalgalandıran bir yıldızımız. Son zamanlarda performans düşüklüğü yaşasada inanıyorum yakın zamanda formunu yakalayacaktır . .

İnternette dolanırken kendisi ile ilgili çok güzel bir hikaye buldum. Vefa öğrneği sayılır mı bilmiyorum ama benim nezlimde büyük bir vefa örneği . .

Sizlere bunu sunmak istiyorum . .
Ünlü basketbolcu Hidayet Türkoğlu eşiyle birlikte, Eminönü’nde geziyordu. . .

0



Hizmet ruhu içinde gelişip yetişen ve kazanmış olduğu muazzam zaferlere kapılıp devlete başkaldırmayan Barbaros Hayreddin Paşa, bileği kadar inancı kuvvetli bir şahsiyettir. Hayreddin Paşa'nın asıl adı "Hızır" dır. Hayırlı işlere giriştiği ve darda kalanların imdadına Hızır gibi yetiştiği için "Hayreddin" adını ona Kanuni Sultan Süleyman vermiştir. Kendisi, ilgili eserinde, Osmanlı'ya son derece bağlı olduğunu bildirmekte ve oğullarına da şu vasiyeti bırakmaktadır:

0

1861 ile 1876 yılları arasında Osmanlı'nın son demlerinde tahtta olan Sultan Abdülaziz'in ölümü hakkında kesin bir hüküm bildiren bir bilgiye ulaşılamamaktadır.
Osmanlı tahtında bulunan Sultan Abdülaziz de Fatih'ten sonra ölümü en fazla tartışılan padişahtır.
Tahttan indirildikten birkaç gün sonra 4 Haziran 1876'da Feriye Sarayı'nda bilekleri kesilmiş bir halde bulunan padişahın tahtan indirilmenin üzüntüsü ile intihar ettiği söylenir.
Ancak öldürülmüş olma ihtimali daha kuvvetlidir.
Bir insanın iki bileğini aynı anda kesmesi imkansızdır. Hele ki bileğini kopma derecesinde kesmesi imkansız gibi birşeydir . .Abdülaziz'in cesedi incelendiğinde bilekleri 1-1.5 cm derinliğinde kesilmiş halde bulunmuş.Tıpçılar ve profesörler bir insanın bunu kendi başına yapabilmesinin imkansız olduğu kanısında birleştiler.İlk bileğini 1-1.5 cm. derinliğinde kestikten sonra ikincisini kesemeden bilincini kaybetmesi kaçınılmazdır.

0

Nuri Demirağ, 1936 yılında havacılık sanayiinin ilk temellerini atmaya başladı. İlk iş olarak 10 yıllık devreyi kapsayan bir plan - program hazırlattı. Bu program gereği, Beşiktaş Barbaros Hayrettin İskelesinin yanında Tayyare Etüd Atölyesini kurdu. Bu tayyare atölyesi kısa bir sürede dev bir fabrika haline geldi.

Yeşilköy'de Elmas Paşa çiftliğini tayyare meydanı yapmak için satın aldı. 1000 X 13000 metre boyutlarında düz bir tayyare alanı yaptırdı.



Bunun bir örneği de o sıralar Avrupa'nın en modern havaalanı olan Amsterdam'da vardı. 1937-1938 yılı içinde Türk Hava Kurumu 10 okul uçağı, ve 65 planör siparişinde bulundu.


İstanbul fabrikalarında yapılan ilk yerli Türk ucak, 1941 yılı ağustosunda Nuri Bey'in doğduğu yer olan Divriği'ye uçarak gidip gelmişti. Halkı da heyecanlandıran bu tür gösterilerin yararlı olduğunu düşünen Nuri Bey Eylül ayında 12 uçaklık bir filoyu, Bursa, Kütahya, Eskişehir, Ankara, Konya, Adana, Elazığ ve Malatya rotasında uçurarak halka kendi tayyarelerimizle göklerimizi kendimizin koruyabileceğini göstermek ve onlara inanç vermek istemiştir.




Nu.D.38 tipi yolcu ucağı, tamamen Türk Mühendis ve işçilerinin ortaya çıkardıkları Türk tipi bir uçaktır. 6 kişilik yolcu uçağının çift pilot kumandası bulunmaktadır. Saatte 325 kilometre hız yapabilmekte ve 1000 km uçabilmektedir. Türk Hava Kurumu, Nuri Demirağ'ın fabrikalarına sipariş vermiş olduğu bu uçakları almaktan vazgeçmiştir.

(Nedeni ise tamamen siyasidir. "Devrim Arabaları" isimli Türk Filmi'ni izleyenler varsa bir parçada olsa nedenini, sebebini orada görebilirler. O zamanlarda THY bu uçakları alsaydı ve semalarda süzülseydi şu an Türkiye günümüz Fransa'sından daha da gelişmiş bir ülke olacaktı..)

0

Türkçe Ezan ve Menderes, ezan yasağının kaldırılışının 60. yılında tarihin tozlu perdelerini başarılı bir şekilde havalandırıyor.


Mustafa Armağan Türkçe Ezan ve Menderes’le sözlü tarihin kapılarını çalmanın ne denli bereketli bir emeğe dönüşebileceğini gösteriyor. Başında bulunduğu gönüllü bir grupla Türkçe ezanın okunduğu günleri ve ezanın Arapça okunmasının serbest bırakıldığı 16 Haziran 1950 gününü yaşayanları bulup konuşturan Armağan o büyük günün tek bir kare fotoğrafını çekmeyi deniyor. O tek kare fotoğrafta ağlayan, sevinen, coşan, yüzü gülen bir Türkiye var. Yakın tarihimizin nadir rastlanan güzel günlerinden birisinin öyküsüdür anlatılan.


Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’tan Van’daki Ayşi Nineye, Prof. Şerafettin Gölcük’ten son Osmanlı müezzinlerinden Tahir Çağıran’a, Bediüzzaman’ın talebesi Mehmet Kırkıncı’dan Çorum’un Alaca ilçesinden “46 Demokratı” Mustafa Kağızman’a, ezan Arapça okunduğunda bu haberin orduda un helvasıyla kutlandığını hatırlayan emekli Yarbay Cemal Yıldız’dan Hatay’da çocukların “Uyumazsan Türkçe ezan okurum ha!” diye korkutulduğunu söyleyen Mehmet Duran’a kadar onlarca tanığın dilinden ezanın bilinmeyen gerçekleri bu sözlü tarih çalışmasıyla ilk kez gün yüzüne çıkıyor.
Mustafa Armağan’ın kaleme aldığı geniş bir çerçeve yazısı ile basılı kaynaklarda yer alan hatıralara ve makalelere yer verilen kitabın sonuna eklenen ezanın serbest bırakıldığı günün havasını gösteren gazetelerin ilk sayfaları ise yakın tarihe ışık tutacak nitelikte.



Kaynak : TarihHaber

2

I.Ahmet ve Genç Osman’ın padişahlıkları döneminde sadrazamlık yapmış bir devlet adamı olan Öküz Mehmet Paşa, Sultan I.Ahmet in kızı Gevher Sultanla evlenerek Damat Mehmet Paşa olarak ta anılmış .

1615 yılında batı Anadolu da ki ticaret amacını geliştirmek amacıyla Kuşadası’nda açılan kervansaray Paşa'nın aynı zamanda Niğde Uluşkışla'daki kervansarıyıda Faruk Nafiz Çamlıbel'in han duvarlı şiirinde ilham kaynağı olmuştur.

NEDEN ÖKÜZ MEHMET PAŞA ?


Bu konuda çeşitli rivayetler bulunmaktadır.Kaynaklar kendisinin akıllı,dürüst,cesur,terbiyeli ve ince bir kişiliğe sahip olduğunu anlatmaktadır.

Mehmet Paşa’nın Ali adıyla tanınan babası, Karagümrük Semtinde Öküz nalbantlığı yapmaktaydı.Öküz lakabı ile anılması genel olarak buna bağlanmaktadır.

Bir başka rivayet ise şöyledir: Babasının Öküz nalbantlığı dolayısıyla çevresindekilerce gizliden gizliye “Öküz”olarak adlandırılmış Mehmet Paşa’nın komuta ettiği ve İran'a düzenlenen bir seferde, ordu komuta heyeti taarruz planları gözden geçirirken taşıma işlerinde kullanılan Öküzlerden biri çadır aralığından kafasını uzatıp gözlerini Öküz Mehmet Paşaya dikmiş ve böğürmeğe başlamış.Paşanın çevresindekiler önce kıs kıs, sonrada kahkahalarla gülmeye başlamışlar. Zeki ve yetenekli Paşa yavaşça yerinden kalkarak öküzün yanına gitmiş ve kulağına bir şeyler söyleyip yerine geçmiş.

Vezirlerine dönerek şöyle demiş:

“Bu hayvan bana ne dedi biliyor musunuz? Senin kim olduğunu biliyorum. Bir Öküz olarak asilliğinle bunca eşeğin arasında ne işin var? Bende kendisine her eşek sürüsünün başında mutlaka bir Öküz olması gerektiğini ilettim.
Bundan sonra da Mehmet Paşanın Öküz lakabı resmiyet kazanır.Vakfı bu adla kurulur,vakfiyesi bu adla yazılıp imzalanır.

0


Hani derler ya ben sensiz yaşayamam diye, işte ben onlardan değilim. .



Ben sensiz de yaşarım; ama seninle bir başka yaşarım . .



                                                                                                Nazim Hikmet Ran

0


Tarihten;

1534 yılında Viyana'daki St. Stephen Katedrali'nde Osmanlı Akıncılarını gözlemesi ve Akıncıları görünce çan çalarak haber vermesi için bir memuriyet kuruldu.

Bu memuriyet Viyana Belediye Meclisi'nce:

"Artık bir Osmanlı tehlikesi kalmadığından böyle bir memuriyete gerek yoktur."
denilerek ancak 1956 yılında (tam 422 yıl sonra) iptal edilmiştir.

0



Bakın yaz çoktan geldi, hepiniz yaşı başı oturmuş evlenecek yaşa gelmiş insanlarsınız.
Kiminiz evlenmiş çoluk çocuk, torun sahibi olmuşsunuzdur kim bilir. Karısı, kızı, oğlanı hiç farketmez. Toplu taşıma araçları, sinemalar, alışveriş merkezleri, pazarlar vs. ama en önemlisi toplu taşıma araçlarına binerken daima temiz dolaşın. Kendinize saygı duymuyor olabilirsiniz ama bu tür ortamlara girerken başkalarını rahatsız etmek, onları o mükemmel ter kokunuzla rahatsız etmek hiçte hoş değil bilesiniz.

Bakın dikkat ederseniz nazikçe konuşuyorum.Aksine" amına koyduklarım, sizin suyunuz,musluğunuz, deodorantınız, banyonuz yok mu ? Pis cünuplar ! " şeklinde bir başlangıçta yapabilirdim pek ala..

Fakat insanlıktan nasibinizi almış olabileceğinizi düşünerek almadıysanız da bu yazdıklarımı okuduktan sonra muhtemelen kendinize daha da dikkat edersiniz diye düşünüyorum.

Bunu okuduğu halde veya bunu bildiği halde hala pis cünup bir halde yukarıda saydığım ortamlara giriyorsanız sizin bilin ki amınıza koyarım. Yeter ulan sizin göt kokunuzu milletin çekmesi mi lazım şeklinde bir kalaylamada da bulunabilirim.

Daha da ileriye gidip sizi otobüsten şutlatırım ya da çok kötü rencide ederim haberiniz olsun.Siz eğer bu ter kokunuzla milleti rahatsız ederken utanmıyorsanız bunlar sizin için problem olmaz sanırım. O yüzden anlaşabileceğimizi sanıyorum..


Ha bir de reklam yapmak gibi olmasın şu yazdıklarımdan ders çıkarıpta koltuk altı jeli vs. almak isteyen olursa size bir koltuk altı jeli önerebilirim.
Piyasada 1-2 liraya  Sansiro'dan veya 4-5 liraya Adidas'tan bu güzel kokulu jelleri temin edebilirsiniz..

Tamam mı arkadaşlar ?
Mesaj alınmıştır diye düşünüyorum..
Şimdi adam olun, temiz olun.
Herkese karşı saygılı olun.
Hadi selametle..

2

0



Darbe Öncesi Suikastler



11 Temmuz 1978'de Bedrettin Cömert Ankara'da,


1 Şubat 1979'da Abdi İpekçi İstanbul Teşvikiye'de,


10 Eylül'de Türkiye İşçi Partisi Adana eski il başkanı Ceyhun Can yazıhanesinde,


Çukurova Üniversitesi Rektör Vekili Fikret Ünsal evinin önünde,


19 Eylül'de Malatya Ülkü Ocakları eski başkanı Mürsel Karataş İstanbul Sultanahmet'te,


28 Eylül'de Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul ,


19 Kasım'da eski Adalet Partisi İstanbul milletvekili İlhan Egemen Darendelioğlu İstanbul Beyazıt'ta,


20 Kasım'da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Ümit Doğançay İstanbul Etiler Profesörler Sitesi'nde,


3 Aralık 1979'da, Fedai Dergisi sahibi yazar Kemal Fedai Coşkuner İzmir Agora semtinde,


7 Aralık'ta İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyelerinden Cavit Orhan Tütengil İstanbul Levent'te,


11 Nisan 1980'de TRT İstanbul Radyosu prodüktörlerinden Ümit Kaftancıoğlu,


27 Mayıs'ta Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak Ankara'da,


24 Haziran'da Milliyetçi Hareket Partisi Gaziosmanpaşa İlçe Başkanı Ali Rıza Altınok evinde ve kızıyla birlikte,


15 Temmuz'da Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul milletvekili Abdurrahman Köksaloğlu Şişli'deki işyerinde,


19 Temmuz'da Eski Başbakan Nihat Erim İstanbul'da Dragos Deniz Kulübü'nden çıkarken,


22 Temmuz'da Maden-İş Sandikası genel Başkanı Kemal Türkler İstanbul Merter semtinde silahlı saldırı sonucu öldürülmüştür.

0


12 Eylül Darbesi'nin Sonuçlari (1980 İhtilali)


650.000 kişi göz altına alındı.



1 milyon 683 bin kişi fişlendi.


Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.


7 bin kişi için idam cezası istendi.


517 kişiye idam cezası verildi.


Haklarında idam cezası verilenlerden 50'si asıldı (26 siyasi suçlu, 23 adli suçlu, 1'i Asala militanı).


İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis'e gönderildi.


71 bin kişi TCK'nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı.


98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı.


388 bin kişiye pasaport verilmedi.


30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı.


14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.


30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti.


300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.


171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi.


937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.


23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.


3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.


400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.


Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.


31 gazeteci cezaevine girdi.


300 gazeteci saldırıya uğradı.


3 gazeteci silahla öldürüldü.


Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.


13 büyük gazete için 303 dava açıldı.


39 ton gazete ve dergi imha edildi.


Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.


144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.


14 kişi açlık grevinde öldü.


16 kişi -kaçarken- vuruldu.


95 kişi -çatışmada- öldü.


73 kişiye -doğal ölüm raporu- verildi.


43 kişinin -intihar ettiği- bildirildi.

0

Önce 1.500.000 civarı öğrencinin girdiği bir sınavda yapılan 49 programlık hatayla "ufak bir unutkanlık", bir süre sonra bunun şokunu yaşarken MF4 puan türünde yapılan başarı sıralamasındaki yanlışlık üzerine "insanız hata yapabiliriz, abartmamak gerekli.." şeklindeki açıklama..

Son olarakta KPSS'de soruların çalındığı iddiası..
Ve verilen cevap..
"3-5 kişi soruları aldıysa bilemem . ."



Bu nasıl bir terbiyesizlik, bu nasıl bir ciddiyetsizlik ?
Afedersiniz sizi sikime dahi takmıyorum der gibi kestirip atmak bu kadar basit mi ?

Milyonlarca öğrencinin üniversite hayali ile yanıp tutuştuğu bir sınav için "ufak bir unutkanlık" çok büyük bir vurdumduymazlık örneğidir.
Onlarca memur olmak için atama bekleyen insanın hakkına tecavüzdür.
YGS : 35 TL    : 52 Milyon 938 bin 165 Lira
LYS-1 : 20 TL : 12 Milyon 110 bin 400 lira
LYS-2 : 20 TL : 5 Milyon 536 bin lira
LYS-3 : 20 TL : 12 Milyon 706 bin lira
LYS-4 : 20 TL : 6 Milyon 982 bin lira
LYS-5 : 20 TL : 626 bin lira

Genel toplamda hasılatta 90 Milyon 898 bin 565 Lira gibi bir bütçe ortaya çıkıyor.
Eski parayla yaklaşık 91 Trilyon..

Bu paranın hakkını "ufak bir hatayla" verdiler teşekkürlerimizi sunarız..

Sonuç : Yarımağan ve ekibinin [ÖSYM'nin] Öğrenci Fizyolojisine verdiği zarar paha biçilemez...
Son bir not : Yaptığınız sınavda Sayısalcılar TM'ye, TM'ciler Sözele girdi.
TM ve Sözelcilerin kanını emdiniz yaptığınız sözde iyi sistemle..
Ricam ya sistemi böyle sürdürüp, TM ve Sözel kontenjanlarını arttırıp bölümünü okumak isteyen adayları görmezden gelmeyin ya da sistemi ilk haline çevirin..


Sözelde ilk 10.000'deki insan 25.000'deki bölüme yerleşemiyorsa,
TM'deki ilk 16.000'deki insan 36.000'deki bölüme yerleşemiyorsa

içine ettiğiniz, bunun sağını solunu yamamaya çalıştığınız sistem bir boka yaramıyor demektir ki bu da bir çıkmaza gidildiğinin resmi işaretidir. 
İstifa et demeyeceğim..
Adam olsanız toplu istifayı basardınız..
Diğer sınavlarda, adayların dengelerini bozmadan sistemi iyileştirip, ümitlerini yıkmadan soruları adam gibi kollayıp hatasız bir sınav yapmanız dileği ile . .
Arzular şelale..

Zeki Öğrenci - Fikra

Posted: by Bursevi in . , ,
2




Zeki Öğrenci :)


Din dersinde öğretmen yeni başladığı sınıfında öğrenciyi kaldırmış...
- Adın ne senin evladım
- "Kevser" öğretmenim- Ne güzel isim,Oku bakalım kevser suresini
- Öğrenci sureyi ezbere okumuş
- Aferin evladım, ağzına sağlık

- Senin adın ne evladım- Fatih öğretmenim- Çok güzel isim, Oku bakalım fatiha suresini demiş,
- Öğrenci ezbere okumuş- Aferin evladım, ağzına sağlık..

-Öğretmen birde bakmış, bir çocuk masanın altına saklanmaya çalışıyor..
- Evladım kalk bakayım, adın ne senin demiş- Yasin öğretmenim,ama arkadaşlar bana kısaca İhlâs derler :=)

Bulgur King :=)

Posted: by Bursevi in . , ,
1



Elin yabancısı Burger King yapar önünden geçilmez ..

Benim vatandaşım da Bulgur King yapar tadından yenmez . .

İletişim Bilgilerim . .

Posted: by Bursevi in . , , ,
0




 Blog ve yazılar ile ilgili tüm sorularınızı, merak ettiklerinizi, düşüncelerinizi bu başlık altından yazabilir ayrıca Twitter, Friendfeed ve e-mail yoluyla bize ulaşabilirsiniz . .

Twitter üzerinden ulaşmak için tıklayınız. .

FriendFeed üzerinden ulaşmak için tıklayınız . .

E-mail üzerinden ulaşmak için tıklayınız . .