Cennete kerhane ve meyhane yakıştırması yapan, ezanla ve
müezzinle dalga geçen birisine ne denilir bilemiyorum…
Şamil Tayyar gibi, "Sen hangi kerhanede dünyaya geldin"
diye anlamsız bir şekilde tepkimi koyabilirdim.
Ya da tıpkı Twitter'daki muhabbet gibi "Düşünce özgürlüğü diyerek
dinime hakaret eden Fazıl Say için ben de küfretme hakkımı kullanıyorum.
" diyebilirdim.
Sonra kendi kendime dedim ki niye küfrederek günaha gireyim, onun
ceremesini çekeyim..
Bu zamana kadar gündemde olmasını yaptığı işten çok patavatsızlıklarına
bağladığım birisine ne söylenebilir ki (:
Ancak duygularıma tercüman olan bir kaç kişi var ki onların diyaloglarını da
harmanlayıp bir kaç kelâm etmek istiyorum..
Akşam ezanının neden hızlı okunduğunu bilmeyen ve rakı ile kıyaslayan
bir şuursuz için ne söylenebilirse onu söyleyeceğim..
Akşam ezanı makamı gereği hızlı okunur.
Ayrıca Kıyamet'in akşam vakti kopacağı bilinmektedir. İnsanlar, Kıyametin
koptuğunu anladığı vakit Rabbini hatırlar ve ibadet etmek için ibadethanelerin
yolunu tutar. O korkuyla Rabbine son ibadetini yapmak isteyen insanlar büyük
bir kargaşa içerisinde akşam ezanını hızlıca okuyup ibadet yapmak
isteyeceklerdir.
Bunun hatırlanması amacıyla akşam ezanı hızlı okunur.
Akşam ezanını rakı muhabbeti ile kıyaslamak Say'gısızın aldığı
ahlaki terbiyenin bir boyutudur . Buna değinmiyorum bile.
Piyanisti Fazıl Say, Tiyatrocusu Müjdat
Gezen, Ressamı Bedri Baykam olan bir Türkiye'de kimse bana sanattan ve
sanatçıdan söz etmesin!
Fazıl Say, notalarıyla değil hatalarıyla
prim yapmaya çalışan bir kişi... Hepsi bu kadar!
Densizlikten sonra dansözlükte kariyer yapmanın peşinde, kıvır..
Umarım salânı duymayı Allah bize
nasip eder.
Sıradaki ezan sana gelsin Fazıl
Say...
Lâkin kalbi kapalı birisine ne kadar söz
söylersen söyle, tesir eder mi bilemiyorum?
Ancak yine de Allah affetsin diyorum..
Veda ederken;
Gezdim Şam ile Halep, eyledim ilmi talep;
İnsanda yok ise haya ile edep, okusa da Merkep, okumasa da Merkep.!