hiç, birine benzettim galiba..

Posted: by Bursevi in . ,
0



Sanırım bir gün karşılaşmamız gerekecek. 

Sen parmağındaki halkayı fark ettirmeden saklayacaksın, ben ise gözlerimi kaçıracağım senden. 
Varsa yanımızda biri soracak: "kimdi O?"
İstemeden öldüreceğiz birbirimizi cevaplarımızla "hiç, birine benzettim galiba"...

Hoş bir kıssa..

Posted: by Bursevi in . , , , ,
0



Hoş bir kıssa..

Eski Türklerde, askerler savaşırken arkadan gelecek herhangi bir saldırıyı kontrol edebilmek için sırtlarını bir ağaca, kaya veya taşa vererek ok atarlarmış. Atalarımız genelde bozkır hayatı yaşadıkları için bu sırta dayanan nesne genelde bir taş veya kaya olurmuş, yıllar sonra bu sırt dayanan taşın ismi ARKA-TAŞ dan ARKADAŞ şeklinde dilimize yerleşmiş ve bugün bile güvenebileceğimiz bizi arkadan vurmayacak olan samimiyetine güvendiğimiz kişilere verdiğimiz isimdir.

Aşk ve arkadaşlık bir gün yolda karşılaşırlar aşk, kendinden emin bir şekilde sorar;
Ben senden daha samimi ve daha cana yakınım sen niye varsın ki bu dünyada?
Arkadaşlık cevap verir:
Sen gittikten sonra bıraktığın gözyaşlarını silmek için..

0

Her sabah hesabınıza 86.400 TL yatıran bir banka düşünün. Gün boyu istediğiniz kadar parayı harcamakta veya harcamamakta serbestsiniz. Parayı istediğiniz şekilde kullanabilirsiniz. Oyunun sadece tek bir koşulu var: harcamayı başaramadığınız meblağ ertesi güne devretmez, akşam hesabınızdan geri çekilir ve bu paranın hiçbir bölümünü ne sebeple olursa olsun saklayamazsınız. Bir önceki günün tutarının tamamını harcamış veya hiçbir bölümünü harcamamış da olsanız ertesi sabah hesabınızda yine 86.400 TL bulacaksınız.

Nasıl keyifli değil mi?

Farkında olsanız da olmasanız da aslında hepimizin böyle bir bankası var. Adı ''ZAMAN" Her sabah 86.400 SANiYE hesabınıza yatıyor ve o gün daha fazlasını asla harcayamıyorsunuz. Kullanamadığınız kısım ise akıp gidiyor ve hesabınızdan siliniyor, hiç devretmiyor. Her gün size yeni bir hesap açılıyor,her akşam günün bakiyesi siliniyor. Eğer günlük hesabınızı kullanmadıysanız, bu zarar sizindir, geriye dönüş yok, yarından avans çekmek yok..

Bugünü, bugünkü hesaptan yaşamalısınız..
Zaman hiç kimseyi beklemez..
Dün artık mazi oldu.. Yarın ise muamma..
Bugün ise avuçlarımızın içinde bize sunulmuş bir armağandır..

0

Samimiyeti yakaladığım, içi dışı bir olan insanlara bayılıyorum. 
[Kendimi onların yanlarında rahat hissetmem ise tüm sahtelikleri bertaraf etmeye yetiyor.]

0


Milli Eğitim Bakanlığı'nın aldığı bir kararla 10 gün okula gelmeyen öğrenci sınıfta bırakılacak.

Eğitim sistemiz yıllardır sorgulanıyor ama asıl probleme hiçbir zaman temas edilmiyor. Arkadaş, siz 10 gün okula gelmeyen öğrenciyi sınıfta bırakacağınıza, öğrenciler için okulu gelmeye daha cazip hale getirseniz?

Mesela devamsızlık olmasaydı, öğrenci okula geldikçe puan kazansaydı ve puanlar okul hayatında nota çevrilseydi, yurtiçi-yurtdışı tatille ya da bilgisayarla ödüllendirilse..

Boş ders diye bir ders olsa çocuklar kafa dağıtsa..

Çocukların direkt ulaşabilecekleri bir temsilcilik mekanizması kurulsa..

Kısacası öğrencileri okula girmek için yalvartan "bugün okul dolu, seni almıyoruz" sistemi oluşturulsa..

Baskıcı tutum ve kurallar öğrenciyi okula bağlamaz bilakis soğutur. Bu mantalite devam ettiği sürece geleceğe yönelik verilecek eğitim bizi bir yere götürmeyecektir.
Kurallar koyulacağına eğitim anlayışımız yeniden sorgulanmalı..

0

Son günlerdeki gelişmelere bakış açım..
Son günlerde yaşanan gelişmeler o kadar can sıkıcı bir boyut aldı ki.. Neyin ne olduğunu çözmek, anlamak, olan bitenlere yetişmek imkansız. Tam anladım, olayı çözdüm derken hop bir yerden başka bir olay patlak veriyor. Anlaşılan toz kalkmadan kimin dayak yediğini anlayamayacağız.
Vesselam at izinin izine karıştığı şu günlerde sessiz kalmak daha cazip geliyor.

0

İstanbul Arkeoloji Müzeleri - Kornelia Antonia Heykeli
Dünyada mevcut bazı şehirler vardır ki bunlar tarihleriyle, sahip oldukları değerlerle, sanat eserleriyle diğer şehirlerden ayrılır. Şehir kelimesinin muhtevasındaki birçok noktayı aşarak artık bir medeniyet telakkisi oluşturur. Öyle ki insanlar (yerli turist olsun yabancı turist olsun farketmez) bu şehre geldiğinde sadece içinde bulunduğu zamanı değil, yüzyıllar öncesindeki olayları görebilir, geçmişten şeyleri işitebilir, onlarla gururlanır, onlarla üzülür, onlarla sevinir velhasılı kelam tarihle hemhal olur.
İşte içinde bulunduğumuz şehr-i İstanbul'da, Gülhane'de bulunan İstanbul Arkeoloji Müzeleri tam da tarihle hemhal olunabilecek kadar özel sayılabilecek ender yerlerden bir tanesidir. Daha müzeye adımınızı atmadan mimarisiyle, heybetiyle büyüleniyorsunuz. Müzenin içinde sergilenen eserlerse nadide olmanın da ötesinde adeta bir medeniyet sergisidir. Şöyle ki; bir tarafta doğuyu fethe çıkan -çoğunu da fetheden- ancak aynı zamanda doğunun kültür ve medeniyeti içerisinde yolunu kaybeden İskender'e ait olduğu söylenen lahde bakarken, diğer taraftan şimdilerde beyazperdenin yıldızları olan 12 Olimposlu'yu seyre dalıyorsunuz. Zeus ve Poseidon heykellerinden çekinip Afrodit'in yanınızda canlanmasını isteseniz de fayda etmiyor.
Tüm bunlardan sıyrılıp kulağınıza gelen kılıç-kalkan sesine doğru yol alıyorsunuz, korka korka ilerlerken sesin kaynağının bir kitabe olduğunu görüyorsunuz; Kadeş Anlaşması, sayısız çatışmanın ve anlaşmanın ilk belgelenmiş hali..
Kılıç sesini de delip geçen bir ses daha beliriyor müze içerisinde. Daha derinlere ilerleyince bir aşığın sevgilisine yazdığı ve dünya üzerinde en eski aşk şiiri kabul edilen, Sümerce yazılmış bir tablet dile geliyor.
Onun hemen yakınlarında meşhur ve mağrur Babil şehrinin yine en az kendisi kadar meşhur olan İştar kapısının parçalarını, üzerinde duran ejder ile aslan kabartmalarını görüp bir kez daha bu toprakların medeniyetine saygı duyuyorsunuz.
Sonuç olarak söylemek gerekirse her yerde mevcut olan Doğu-Batı çatışmasının yanında iki medeniyetin öğelerinin bu derece barışçıl bir şekilde bir arada yaşadığı, paylaştığı başka bir yer bulmak neredeyse imkansız. Eğer gerçekten tarihin ara sokaklarında, koridorlarında, arka bahçelerinde yürümek ve tarihi gelişimi (her manada) hissetmek istiyorsanız, kesinlikle buna İstanbul'dan, Arkeoloji Müzeleri'nden başlamanız gerekmektedir.