0


Karadenizliyim!
Lazca konuşma merakım hiç olmadı.
Ana dilde lazca isteğim olmadı gibi.
Karadeniz diye adlandırılan topraklarda hep gurbeti yaşadım.
Bazen inşaatçı oldum, bazen hamal.
Bazen yurt dışına göç eden emekçi.
Bazen milletvekili, bazen mühendis.
Patika yollarla doludur yaşadığım yer. Keçi yolu diye tabir edilen
yolları hiç keleş ile dolaşmadım.
Pusu atmadım askere, polise.
Senin gibi açlığı iyi bilirim. Beraber yüklendik ülkenin en ağır yükünü.
Emekçileri oynadık nesiller boyu.
Sen susuzluktan yakınırken ben sellerin sürüklediği molozlar arasında
kaybettiklerimi­n cesetlerini aradım.
Senin adın sınır kaçakçılığıyla anılırken, ben yasa dışı silah
kaçakçısı olarak tanındım.
Silah ürettim evimin ahırında, namlu taktım oyuncak silahlara.
Sen Irak, Suriye topraklarında gezinirken ben de Gürcistan
topraklarına uzanmışım ara sıra.
Bazıları bizi çok özdeş kabul eder.
Lazlar Kürt’ün deniz görmüşüdür der bilirsin.
Benziyor muyuz gerçekten?
Hem de çok, hem de hiç!
Aslında benziyoruz; sen karnı burnunda anne adaylarını kızak ile hastanelere
taşırken ben sırtımda taşıyorum.
Benzemez miyiz?
Ülkenin en ağır işlerini beraber sırtlandık.
Sen beton dökerken ben duvarcılık yapıyordum. Sen duvar örerken ben
demir döşüyordum.
Sen park simsarlığı yaparken ben gazinoları haraca bağlıyordum.
Benzemez miyiz?
Senin çocukların ile benim çocuklarımın kaderi de aynı, aynı
hastalıklardan kırılırlar, aynı hastalıklardan sakat kalırlar, aynı
eğitimsizlikten­ mağdur olurlar.
Benzemez miyiz hiç?
Sana ulaşma konusunda devletin nasıl geç kaldığını iddia ediyorsan
benim de farkım yok bilesin.
Devleti hep jandarma diye bilir yörem insanı.
Sizdeki gibi.
Benzemez miyiz?
Aynı gelenek yüzünden silahına sarılıp binleri öldürdük namus anlayışı
gereği.
Silaha merakımız, silahı yaşamın parçası görme anlayışımız hep aynı.
Benzemez miyiz?
Kürtler, Lazların deniz görmemişidir!
Ana dil hiç sorun olmadı benim için, bahane de olmadı.
Kültürel haklar gerekçesi ile hiç cana kıymadım ben.
Hiç pusu atıp mayın döşemedim körpe delikanlılara, yiğitlere. vatan
için görev yapanlara.
Hiç işyeri yakmadım.
Hiç kepenk kapatmadım insanların yüzüne.
Hiç yollara düşüp caniliği, canileri savunmadım.
Hiç Mehmetçik ile puştu bir tutmadım, yakıştıramadım vicdanıma.
Hiç benzemiyoruz hiç!
Çanakkale’de ben de öldüm.
Yetmedi Pontus çeteleri ile mücadelede öldüm.
Ruslara karşı öldüm.
Yetmedi Kore’de öldüm, Kıbrısta öldüm.
Bunu iğrenç ayrılıkçılık anlayışına kılıf uydurmak için malzeme konusu
yapmadım.
Nereden bilebilirim ki Çanakkale’de ölen atalarımın şimdilerde yapmaya
çalışacağım ayrılıkçılığa anlayış gösterebilecekl­erini ki!
Zafere ulaşmak için her yol mübah demedim, diyemedim.
Çocuklarımı sokaklarda taş atsınlar, barikat kursunlar diye yollamadım.
Bayrakları çiğnesinler, Milli Marşı söylemesinler diye öğütlemedim.
Lazlığımı Türklüğümün önünde görmedim hiç bir zaman.
Ben dağa çıkmadım.
Ülke ülke dolaşıp vahvahlarımı anlatmadım.
Bir oğlumu dağa bir oğlumu üniversiteye birini askere yollamadım.
Devlete vergiden kaçıp eşkiyaya haraç vermedim. Ekmeğine yağ sürmedim.
Gece dağda gündüz kurumda olmadım. Hastaneleri basmadım, okulları
yakmadım, şantiyeleri havaya uçurmadım...

0




Afife Jale ki dönemin en entelektüel, en cesur kadını..
Selahattin Pınar'a "Nereden sevdim o zalim kadını" eserini yazdıran kadın..

Salahattin Ali ömrünün son 10 yılını Afife Jale'nin acısıyla yaşamış. Yasak demişler.. O da oturmuş sevdasından alkole vurmuş, ölümünü hazırlamış..

Afife Jale morfine bağlanmış..
Selahattin Pınar ise Afife Jale'ye..
Sonuç olarak ikisi de bundan ölmüş..

Velhasıl tavsiyem odur ki evliyken, ayrıldığı kadın yüzünden kendini rakı sofralarında harcatan Selahattin Pınar gibi olmasın sonunuz.

Veda ederken;
Aşık olur olmaz hemen paniklemeyin,
elinizdeki çekin karşılıksız olduğunu öğrenen bankadaki bir mudi değilsiniz henüz..

0



Hayaldi gerçek oldu (:

Biz Bursa - İstanbul arasına uçak mı olur, zaten karayolundan otobüsle 2 saat 45 dakika, otomobil ile 1 buçuk saat, deniz yoluyla 70 dakika tutuyor derken uçağı piste, pardon pist mi dedim denize indirdiler (:

Nasıl yani?

Biz de duyunca şaşırdık tabii "Deniz uçakları Bursa'da" dediklerinde (:
Seabird & Burulaş işbirliğiyle Haliç - Gemlik arasında deniz uçuş seferleri başlatılmış, Bursa Büyükşehir Belediyesi İDO'ya rakip olarak hizmete sunduğu BUDO'dan (Bursa Deniz Otobüsü) sonra mükemmel bir yeniliğe imza atmış.

Ve Haliç - Gemlik arası artık yalnızca 18 dakika!

Fiyat olarak tabi diğer toplu taşıma araçlarına göre fark ediyor.
Üzülerek söylüyorum ama öğrenciler için bir indirim sunulmamış, büyük eksiklik ama ilerleyen dönemlerde bunu gündeme alacaklarını düşünüyorum.
Bilet Fiyatları
Tam Bilet
Tam Bilet100,00 Türk Lirası
Ekstralar
Evcil Hayvan25,00 Türk Lirası
Engelli Sandalyesi0,00 Türk Lirası
Ekstra Koltuk100,00 Türk Lirası


Ayrıntılı bilgi ve bilet alımı için: Burulaş Havacılık 

6 Nisan 1326..

Posted: by Bursevi in . , , , , ,
0


Bilenler bilir..

6 Nisan 1326..
Bundan tam 687 sene öncesi..
Orhan Gazi'nin Bizans tekfurlarına baş kaldırdığı, Konstantinopolis burçlarına dayandığı o muhteşem zaferin hediyesidir bugün.. 
Osman Bey'in vasiyeti.. Oğlu Orhan'ın ise Türk ve İslâm dünyasına kazandırdığı maneviyat kokan şehir.. Çınarlık Osmanlı'nın başkenti.. "Bir rivayete göre 70.000, bir başka rivayete göre ise 700.000 evliyanın yattığı", deyim yerindeyse ayak bastığımız her yerin evliya kabri olduğu manevi şehrin yani Bursa'nın bugün fethinin 687. seneyi devriyesi.. Altı evliya üstü arş-ı azam.. Doğduğum, büyüdüğüm her ne kadar uzağında olsam da kalbimin bir parçasını orada hissettiğim.. Bursa'nın fethi kutlu olsun. Fethindekilere selâm olsun..

Mesela..

Posted: by Bursevi in . , ,
0

Mesela tam yemek yemeğe hazırlanırken mekanda çalan şarkının iştahınızı kestiği oldu mu hiç?

Muhammet ORAL

0



Bir müddet sustuk..
Kafamın içinde ona söylenecek uçsuz bucaksız şeyler bulunduğunu hissediyordum, senelerce söylense bitmeyecek şeyler..

" Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna "