0

Lenovo Z570 serisi - Tam Bir Fiyasko! [Deneyim ve Tecrübelerim]


22 Haziran 2012 Cuma günü kargoyla teslim almış olduğum Lenovo Z570 serisi, WB******** seri numaralı ürünüm tekrar onarılmamış bir şekilde geri geldi.
Bu yaklaşık iki ay içerisinde ikinci kez kargoya veriyorum. Buna rağmen bozuk bir şekilde geri gönderiliyor.
Anlamadığım husus, böylesine kurumsal bir firma tamir ettiği bilgisayarları hiç kontrol etmeden mi yolluyor?
Bu nasıl bir müşteri memnuniyeti, nasıl bir anlayıştır acaba?

Müşteri servislerini arıyorum, 2.5 aylık bir mağduriyetten söz ediyorum. Mağduriyetimin giderilmesi için bilgisayarın değişmesi mi yoksa ücret iadesi mi yapılacaksa gereğinin yapılmasını istiyorum şeklinde düşüncelerimi beyan ediyorum. Bunun mümkün olmadığı ve ürünün tekrar servise alınması gerektiği belirtiliyor. Bilgisayarın serviste kaldığı süre kullandığım süre zarfından çok. Bu zamana kadar sabırlı bir şekilde davranmaya çalıştım. Zira teknolojik üründür, bir takım problemler çıkabilir ama bir makineye karşı bu kadar ilgisiz davranılması inanın beni Lenovo'dan soğuttu.

Bu makineyi ve firmayı savunan insanlardan biriydim, son dakikaya kadar toz kondurmuyordum ancak bu saatten sonra ürünleri hakkındaki tüm fikrim değişti.
Milletin alay konusu olduk. Bu süre zarfındaki Lenovo tecrübesi hassasiyetimi yerle bir etti.
Yarıda kalan işlerim, makineden faydalanamadığım süre zarfındaki maddi ve manevi kaybımın zaten haddi hesabı yok.
İşlerim ve projelerim yarıda kaldı, teşekkür ediyorum.


Bu 3 oldu. Üçtür aynı hatayı alıyor ve aynı muameleyle karşılaşıyorum. (Mavi Ekran Hatası. Birincisinde ram değişti hata değişmedi. İkincisinde anakart değişti hata değişmedi.)
Müşteri servisini aramaktan zaten bir hal oldum ona değinmiyorum bile ancak bu ürünle ilgili ilgilenen birinci ağızdan bir tekniker mi artık hangi yetkiliyse görüşmek istediğime dair bir istekte bulunuyorum. Bunun da mümkün olmadığı söyleniyor. Tekrar servise vermem isteniyor. Verelim bu sefer kaç ayda gönderilecek, gönderilmesini geçtim öyle ya da böyle gönderiliyor ancak tamir olmuş halde mi gelecek? Cidden sinirlerime hakim olmakta güçlük çekiyorum.


Aradığım kişilerin de birer ekmek peşinde olan çalışan olduğunu biliyorum, yaptıkları işlere saygı duyuyorum ancak yerime kendilerini koymalarını istiyorum.
Öğrenci birisi tüm birikimlerini toplayıp 1.500 liralık bir harcama yapıyor, karşılığında bu reva görülüyor.
Artık şirket prensibi nasıl bir politika uyguluyor bilemiyorum. Sat sonrada salla mı deniliyor acaba?

Kesinlikle ben Lenovo'dan soğudum. İnternetteki aramalarım da seri de ciddi problemler yaşandığını gösteriyor özellikle ram değişimi vs. bitmek ilmeyen servis süresi ve daha neler neler..
Arkadaş seride bir sıkıntı varsa toplat makinaları, kurumsal kimliğini zedeletme!

Firmayı diğer ürünlerinden dolayı eleştiremem ancak z570 serisi ve duyarsız müşteri hizmetlerine benim sitemim.

Bakalım bu sefer ki dönüş ve açıklama ne şekilde olacak...



Bu rüyalar tesadüf olamaz...

Posted: by Bursevi in . ,
0

Rüyalarımı artık hayra yoruyorum, son 1 yıldır gördüğüm rüyaların hiç biri tesadüf olamaz. Bir mesaj verilirmişçesine her defasında aynı yola çıkan bu rüyalar kesinlikle tesadüf olamaz. Aksine bir şeylerin habercisiymişçesine arka arkaya görünmeye devam ediyor ve daha neyi bekliyorsunuz dercesine de cesaretlendiriyor.


Yüce Allah sanki bir mesaj verirmişçesine her defasında aynı yola çıkarıyor rüyalarımı(zı). Paranoyak olduğumu düşünüyordum ta ki daha önceki gün benzer tarzdaki rüyaları bir süredir kendisinin de gördüğünü söyleyen Ortak'ımın açıklamalarına kadar. İlginç geliyor ancak yolumuza hayrolur inşallah...

2

Şimdi başlık da neyin nesi diyebilirsiniz. Şöyle izah edeyim ben..
Genelde mahallede ya da herhangi bir muhitte gece geç saatlere kadar dolanırken 3-5 vardiyasında olan 3-5 polis abimizin mutlaka bir selamını almış, bir kaç kelam etmiş iki kelimenin belini kırmışlığınız olmuştur. (:

Ben tip itibariyle de temiz yüzlü, saçını sağ tarafa doğru yaslayan nur yüzlü biri olmama rağmen bu polis abilerden her fırsatta nasibimi almıştırım (:

Şöyle ki üniversiteye gelene kadar geceleri arkadaşlarla akşam sefası sürenlerdendim. Saat akşam 8-9 oldu mu dışarıya damlardım.
(Bilhassa saat 8-9 dediniz mi ya Şenol ya da Yavuz evin ziline basar, bir iki dakikaya geliyorum der 15-20 dakika aşağıda ağaç eder öyle çıkardım (: )

Yeri gelir mahalleme nazır dere kenarında bir parkta sohbet eder, mangal çevirir yeri gelir çayımızı demler kuruyemişlerimizi mideye indirirdik. Tabi saati unutur giderdik.
Bazen bir cafenin yolunu tutar, bazen 4 kişilik bir sayıyı tutturduk mu okey atmak için kıraathanenin yolunu düşerdik. (Denk getirebilirsek, çaylar Şenol'un babası Recep abiden olurdu :D)
Bazen 7-8 kişi olduk mu internet cafeye gider orada bir Counter Strike atardık ki stres atmanın en keyifli yollarından biriydi.
Bazen de sokakta top oynayan çocuk gördük mü emrivakiyle karışık oyunlarına girer, maça karışırdık.

Neyse ben şimdi bunları niye anlatıyorum?

Bu yukarıdaki saydığım aktivitelerin benim eşref saatimin olduğu zaman diliminde gerçekleşiyor olması ve bu saatlerde davetsiz misafirlerimizin (pek kıymetli polis abilerimizin) bir takım muamelelerine sebep anlatıyorum.

Şimdi iki kuruşluk arada değerlendirme fırsatı bulduğumuz bir keyfimiz var.
Dere kenarında arkadaş sohbeti eşliğinde bir kaç bardak çay veyahut kola bir de çekirdek eşliğinde muhabbet sürerken bizim espritüel polis abilerimiz başta kimlik, sonrasında da üst araması yapıyor.

Yok kontrol yapsınlar, elimizden geldiğince yardımcı olalım tabi de şimdi üst aramasına gelince o huyum kurusun tik midir ne andırsa görevli polis abimiz daha dokunmadan refleks olarak huylanmaya başlıyorum :D
Tabi milleti bir kaç saniyede arayıp tarayıp bırakıyor ancak iş bize gelince uzuyor. Abicim tikim var diyorum, konuşma ekip otosuna dayan diyor :D

Şimdi biz dere kenarında olduğumuzda, genelde aynı devriye döndüğünden bir süre sonra muhabbet koyulaştı kanka olduk üst aramasından kurtulduk öyle ki arada yanımızdan geçer korna çalar, selam verip geçerlerdi :D
Bazen çaya da kalırlardı sağ olsunlar :D


Cafede Counter Strike atarken de bu tarz muamelelere tabi oluyorduk.
Yalnız burada durum biraz içler acısı olabiliyor. Neden?
Yaşı tutmayan bir çok velet arkadaşın ekip otosuna sıkış tepiş bindirilerek, ekip otosunun arka camına ağzı yapışmış şekildeki son görüntülerine şahit olmak da yürek burkmuyor değildi hani :D

Ancak onlarda bilinçli ebeveynleri sayesinde evlerine dönüyorlardı sonuç itibari ile (:


Yalnız bir durumdan daha yakınacağım.
Lise sonda yine kontole yakalandık. Nüfus cüzdanımda 6. sınıf nacizane okul fotoğrafı resmim var ki sormayın içler acısı :D
Bir kıravat ki iki parçası da ayrı telden çalıyor, kayık vaziyette. Saçlar deseniz dedemin berberlik deneyimini benim kafada gerçekleştirdiği yıllar :D
Tek güzellik var oda saf bakışlı bir yüz :P :D (Arada o resimi görür bazen gülerim bazen hüzünlenirim :D )
Kimlik kotrolü var GBT Sorgulaması yapılacak, çıkarın kimlikleri. Neyse çıkardık kimlikleri verdik polis abimize adam bir kimliğe baktı bir de bize sonra aldı bir gülme :D
Ulan içimden sövüyorum ki ne sövüyorum :D
Arada iki de espri patlatıyor: - Olum üç lira ben vereyim beş lira da Emin abin git nüfus müdürlüğüne şunu değiştir la :D dediğini ben de cevaben para mühim değil abi gitmek nasip olmadı dediğimi unutmuyorum :D

Aradan iki - üç yıl geçti şimdi değiştirdim :D
İstanbul - Kadıköy manşeli bir kimliğimiz oldu. Hem de daha düzgün bir fotoğraf baskılı :D
Gerçi o fotoğrafım için de bazen balici kılıklı olduğum yorumları da gelir ama kulak asmıyorum şimdilik (:

Şimdi ben ne istiyorum (:

1) Laubali Polis memuru istemiyorum (:
2) Tikim var dediğimde arama yapmayı bırakacak Polis memurları istiyorum (:

Saygılar, sevgiler efendim (:

0

Maltepe Sahili Doldurulmasın, Kıyılar Halka Kapatılmasın...

Bir kaç gün önce arkadaşlarla şehrin bunaltıcı havasından, sıcağından ve trafiğinden bir nebze de olsa kurtulmak için Maltepe Sahili'nin yolunu tuttuk. Hiç de hoş olmayan bir manzarayla karşılaştık. O sahilin adalara karşı eşsiz görüntüsü tel örgülerle ve denize yapılan dolgu çalışmaları yüzünden bozulmuş. İğrenç bir tablo ortaya çıkmış.

Büyükşehir Belediyesi herhangi bir açıklama yapmaksızın Maltepe Dragos sahilinde anlamsız bir şekilde dolgu çalışması yapıyor. Sahil şeridinin 3.5 kilometre eninde ve 400 metre dolaylarında denize doğru doldurulmaya çalışıldığını gördük. Her gece ardı arkası kesilmeyen çalışma hakkında ne Büyükşehir Belediyesi'nden ne de ilgili bir kurumdan açıklama yapılmıyor.
Sadece sessiz sedasız hummalı bir çalışmayla geceleri 500-600 kamyon toprak ve taş denize dökülüyor. Sahilin o eşsiz görünüşü ve manzarası bir takım kişiler tarafından rant sağlamak uğruna yok ediliyor.

İDO'ya verilmesi planlanan  3.5 kilometre uzunluğundaki sahil şeridinin Maltepe'den geçmesi de çok manidar. İDO'ya 0.5 veya 1 kilometrelik alan yetmiyormuş anladığımız kadarıyla...

Maltepe Çevre ve Yaşam Platformu'nun önderliğinde bir takım gönüllü vatandaşın çalışmalarıyla imza kampanyası yürütülüyor. Gördüğümüz anda imza çalışmalarına desteğimizi bizlerde verdik.

Ancak bir takım duyarsız vatandaş bunu siyasi ideolojiye dönüştürüp anlamlı bir çalışmayı anlamsız bir şekilde karalama yoluna gidiyor.
İktidar, onun partisi ve belediyesi ne yaparsa yapsın doğrudur anlayışı çalışmanın önünü tıkıyor.

Bu bir parti veya karalama çalışması değil. Geleceğe bırakılmak istenen bir miras mücadelesidir.
İstanbul gibi doğal kaynakları yok olmakta olan bir şehrin doğal güzelliklerinin yok edilmesini önlemek adına, gelecek nesile de bu manzaranın keyfini sürmesi adına çalışma gerçekleştiriliyor ama bizim insanımız bunu görmezden duymazdan gelmeye devam ediyor.

İnsanlık ancak elindekinin kıymetini gittikten sonra anlıyor.
Elimizde kalan ender güzelliklerden birisi kaybolmadan sen de taşın altına elini koy.


Tek yapmanız gereken
Alo 153 - İstanbul Beyaz Masa'yı arayarak; Maltepe Sahilinin deniz doldurulma çalışmasının durudurulmasını ifade eden bir mesaj bırakmanız.

Veya

İstanbul Belediyesi - Beyaz Masa Öneri, İstek ve Şikayet Birimi tıklayarak aynı mesajı  göndermeniz çocuklarınıza bırakacağınız güzel bir mirasın basit bir gayreti olacaktır.