Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak - Film Analizim
Posted: by Bursevi in . Ahmet Uluçay, Beyaz Giyme Türküsü, Karalamalarım, Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak, Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak Filmi Eleştirisi, SinevizyonBir süre önce arşivime taşıdığım bir film vardı ki yurttaki Kütahyalı arkadaşlardan biri filmi bilgisayarımda görünce hemen istedi (kendi yörelerinde çekildiğinden ve yönetmeni de hemşehrisi olduğundan özel bir anlamı vardı onlar açısından) çok hoşlarına gittiğini gördüm ve bugün ben de izleme fırsatı buldum.
Öncelikle şunu söylemeliyim ki vizyonda ve piyasada milyonlarca lira harcanarak yapılan kalitesiz ve bir o kadar da boş filme karşı ayakta durmayı başarabilen, komik bütçelerle insanın yüreğinde sımsıcak yer edinen, samimiyeti ve içtenliği ile gönüllerde taht kuran filmler vardır.
Elbette kusurları vardır, teknik açıdan dört dörtlük değildirler.
Belki amatör oyuncularından oscarlık bir performans göremeyebilirsiniz.
Gişelerde hasılat rekorları da kırmayabilir...
Ama bir gerçek var ki değerleri sonradan anlaşılır...
İşte o filmlerden birisi "Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak"
Verilen mesaj : Karpuz kabuğundan gemiye binersen çabuk inersin...
Bir köyün iki saf delikanlısı Mehmet ve Recep'in sinema aşklarını konu alan, içerisinde umudun ve hayalin eksik olmadığı, hayattan yedikleri kazığa rağmen heveslerinden bir şey kaybetmeyenlerin hüzünlü yolculuğu…
Bir şivenin, bir heyecanın, bir umut yolculuğunun en saf en güzel örneklerinden olan harika bir yapıt...
İki kafadarın ilk aşk ve parasızlıklarını konu alan, kasabalarına sinema kurmak ve film çekebilmek uğruna çıraklık yapan, bu yolda türlü meşakkatlere katlanan filmde hayatın tüm silleyi tokatını yiyen ve hep kaybeden bir karpuzcusunun olduğu, filozof ruhlu kişiler meydana çıkaran bir eser.
Yönetmeni Ahmet Uluçay ebedi istirahatine geçtikten sonra arkasında, kendisinden iz bıraktığı ilk ve son uzun metrajlı filmiydi Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak..
Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak, 2004 yılında çekilmiş ve 2012'nin şu günlerinde izlemiş olduğum, keşke daha önceden keşfetseydim dediğim yapıtlardan bir tanesiydi...
Bam telinize dokunan, ilaç gibi bir film…
Beyaz Giyme isimli türküyü de derleyerek harika bir fon müziği oluşturan ve beni bu türküye yeniden hayran bırakanların emeklerine sağlık diyorum.
"Saniyede 24 kare geçiriyoz ama yine de resimler gımıldamıyo didee" diye evlerinin üst katındaki yatıra her akşam dert yanan Recep'i hiç unutmayacağım herhalde. (Ekşi Sözlük Yorumu (:)
Ben lafı daha fazla uzatmadan filmden bir kaç diyalog ve sözle yazımı noktalıyorum.
Yalnız o pek kıymetli ve değerli vaktinizin 139 dakikasını bu filme ayırmanızı öneriyorum...
Karpuzcu Kemal:
- Garbuz kabuğundan gemiye binerseeeen çabık inersin. Hadi bana eyvallah!
Recep! Okumayı devam...
-abla şurda sizin karpuzcu va ya?
-ne olmuş vadıysa?
-onun çıra vardı ya recep?
-manyak mısın lan sen ne diyon kendi kendine recep'ten bana ne?
-sana aşık ya, yazık, sen de ona aşık oluvesene.
- usta! aynaylan tırak alcem baaa para versene...
- ayneyle darak mı? vay deyusun vay nerden çıktı len durup dururken ayneylen darak? bir yanar döner mi var yoksa?
- ne?
- gızların evine gire çıka gızlara aşık oldun di mi?
- yok valla usta.
- geç yalancı. valla çakarım bi tane. utanmadan bi de yalan söylüyo. nasıl gızlar güzel mi len? ne utanıyon olum? adam ustasından utanı mı lan? gızlar güzel di mi?
- güzel.
- ya anaları?
- güzel anaları da güzel.
- analarını ben alayım sen de benim damadım olursun olur mu?
-olur
- gasabanın gızları zilli olu olum zilli
Recep: - al
Mehmet: - ne bu
Recep: - treş*parasi
Mehmet: - almam valla hakettin oğlum anasi ağlattın saçların. acemi nalbant gavur eşşeğinde öğrenirmiş. sen de bizim kafada öğrendin valla. ben nihal in yüzüne bir tek daha ne zaman bakacam. bu iş bitti sağdıç.
Recep: - sen de küçük kizi sev oğlum pittiyse*nasilsa sana yanginmiş al şu paralarini
Mehmet: - almam hem ne biçim laf o büyük kız olmazsa küçük kız var mı bizim kitabımızda oyle. ben nihalsiz yaşayamam arkideş * bugun de ceviz veren dedim almadi.
Recep: - almaz oğlum o kizdan sana hayır gelmez. al şu paralarını.
Mehmet: - hem nihalden neden hayır gelmezmiş bana. hem de nasıl gelir. yapamadik anasini sattiğimin sinemasını. şimdi karpuzcu parçasıyız. tabi gelmez. ben bir recisör olen de o zaman gorsun o
Recep: - recisor olsan ne olcek aslanim. o kızın gözü yükseklerde.
Mehmet: - ne yükseği kimmiş yüksek. sinemacı olcez diyom. ne zaman büyür bu saçlar sağdıç ?
Recep: - iki aya kadar büyür herhalde.
Mehmet: - iki ay mi iki aya kadar karpuz mevsimi bitiyor bize de köyün yolu gözüküyor. gabak mevsimi geldi gabak sayende. olcekti bu kızın gönlü. şimdi işin yoksa köyü bekle.
Recep: - olm sinemaya minemaya gitmek için gelmicez mi kasabaya. aha u zaman görürsün işte. al şu paralarını.
Mehmet: - valla mafettin sağdıç. bugun yeni aynayla tarak aldiydim. usta eski beyaz gömleklerinden birini verdiydi onu da giyecektim. anası ne güzel saçların var diyodu. verirdi bu kızı bana. sen benim oğlum ol diyodu. valla mafoludum sağdıç.
Recep: - yeter gali bea çocuklaştın iyice. al şu paralarını.
Ahmet Uluçay...